Kurumsal İletişim Nedir?

Kurumsal İletişim; halkla ilişkileri, medya ilişkilerini, kriz iletişimini, kurumsal vatandaşlığı, itibar yönetimini, yatırımcı ilişkilerini, çalışan ilişkilerini, hükümetle ilişkileri, pazarlama, yönetim ve örgütsel iletişimi, kurumsal marka ve imaj inşasını ve reklamı kapsayan yaygın bir alanı ifade etmektedir. 

Kaynak: Teoriden Pratiğe Kurumsal İletişim – Beril Akıncı Vural & Mikail Bat

Çok Fazla Ürün Seçeneği Sunmak Satışları Düşürüyor Mu?

E-ticaret şirketleri devamlı olarak yeni ürünler ekleyerek ürün yelpazelerini genişletmeye ve tüketicilere daha fazla alternatif sunmaya çalışıyorlar. Çok fazla ürün seçeneği sunmak ilk bakışta kullanıcıların bir ürünü beğenmedikleri takdirde bir diğerine bakmalarını sağlayacağı fikrini doğursa da bu durumun satışlara etkisi aynı şekilde olmayabiliyor.

Süpermarketlerle çok fazla ürün çeşidine aynı anda ulaşmaya başladık ve bu durum şimdi özellikle yatay e-ticaret şirketlerinde karşımıza çıkmaya başlıyor. Tek bir kategori altında toplanmış çok sayıda ürün, sonu gelmeyen kategoriler ve alt kategoriler, yapılan sayısız kampanya ve promosyon ürünleri tüketicilere internet siteleri üzerinde sunuluyor.

Image

Ürün gamı olarak bakıldığında bu durum aslında e-ticaret şirketinin yararınaymış gibi görünebiliyor; ancak tüketicilerin gün içinde çok fazla konuda karar vermek zorunda kalmaları, hayatın her alanında birçok farklı alternatif arasından seçim yapmak zorunda kalmaları, onların daha az harcamalarına ve alışveriş yapmamalarına neden olabiliyor.

Çok fazla ürün seçeneğinin sunulması aslında tüketicinin alışverişten kaçıran bir neden olarak öne çıkıyor. 2000 ‘de Kolombiya Üniversitesi’nden Sheena Iyengar’ın yaptığı ünlü “Reçel Deneyi” de bu durumun doğruluğunu kanıtlıyor.

Iyengar, “tüketicilere çok fazla ürün sunmanın psikolojik açıdan tüketicileri daha çok alışverişe yönlendirir” düşüncesinden yola çıkarak, gerçekten bu durumun bu şekilde olup olmadığını test etmek amacıyla Wilkin and Sons adlı markanın reçellerini kullanarak bir deney yapmaya karar veriyor.

Deneyi iki farklı şekilde ele alan Iyengar, ilk zaman aralığında 6 farklı reçel çeşidi sunarken, ikinci zaman aralığında 24 farklı reçel çeşidi sunuyor. Deney süresince 502 tüketici bu reyonlara uğruyor ve 6 reçel çeşidini inceleyen 242 kişinin ve 24 farklı reçel çeşidini ise 260 kişi inceleyenlerin satın alma davranışları inceleniyor.

24 reçeli seçen kullanıcılar toplam tüketicilerin yüzde 60’lık bir bölümünü oluşturuyor olsa da geri dönüşüm oranları ele alındığında ilginç bir sonuç ortaya çıkıyor. 24 farklı reçel alternatifi deneyen kullanıcıların sadece yüzde 3’lük bir bölümü ürünü satın alırken, 6 çeşit reçeli ziyaret eden yüzde 40’lık bölümün yüzde 30’ü ürünü satın alıyor.

Image

Kullanıcılar çok fazla alternatifle karşılaştıkları zaman yanlış bir karar vermemek için alışveriş yapmamayı tercih ediyor

Buradaki denklemde ortaya çıkan sonucu özetlersek, çok fazla ürün alternatifi gören tüketicilerin geri dönüşüm oranı yüzde 3’ken, az sayıda alternatif sunulan tüketicilerin geri dönüşüm oranı yüzde 30.

Araştırmadan çıkan bir diğer sonuç ise kullanıcılara çok fazla ürün alternatifi sunulduğu zaman, tüketici bu alternatifler arasında değerlendirme, kıyaslama ve seçme konusunda zorlanmaya başladığı olarak öne çıkıyor. Kullanıcılar çok fazla alternatifle karşılaştıkları zaman yanlış bir karar vermemek için alışveriş yapmamayı tercih ediyorlar.

Sheena Iyengar, çok fazla ürün seçeneğinin bulunmasının daha çok satış yaptıracağı anlamına gelmediğini dile getiriyor.

—-

Konunun Devamı: http://eticaretmag.com/cok-fazla-urun-sunmak-satislari-dusuruyor-mu/

—-

Kaynaklar:

http://eticaretmag.com/cok-fazla-urun-sunmak-satislari-dusuruyor-mu/

http://econsultancy.com/blog/64254-want-more-sales-give-consumers-fewer-options

 

 

8 things never to say during your presentation

  • “You probably can’t read this but… OK, if we can’t read it, why are you showing it to us?
  • “As you can clearly see…” Usually when people say this, we can’t “clearly see.
  • “I didn’t really have time to prepare but…” If you tell me that, you have just informed me this is going to be painful, and my time isn’t important to you
  • “Wow, I know I am out of time, but let me go through these last 15 slides quickly.”Really? How much of the rest of this are we going to retain or care about?
  • “I have a lot of information to cover, so let me get started.” This is the kiss of death. When we hear this as your audience, we are expecting to be bored, and we know you have your focus in the wrong place.
  • “I’m sorry for the technical difficulties.” Yeah, so are we.
  • “Does anyone have a laser pointer?” (Or, “I’m not sure how this clicker works.”) Did you feel your eyes roll when you read those words?
  • “Any questions?” There is nothing truly wrong with this question, except when it is always asked—which is after you are already finished (and everyone knows it).

Continue to read..

Image

Blog Tutmanın Püf Noktaları

Blog tutmanın önemini istatistiksel veriler de ortaya koyuyor. Paymill‘in blogunda yer alan verilere göre her gün blogunu güncelleyen pazarlamacıların %82′si yeni müşteri kazanırken aylık olarak blog tutan pazarlamacılarda bu oran %57. Pazarlamacıların %59′u blogların en etkili içerik pazarlaması yöntemi olduğunu söylerken bloglar trafik artırmada birinci, SEO açısından da ikinci sırada geliyor. Ayrıca bloglar web sitelerine %434 oranında daha fazla indeks sayfa kazandırırken indeks linklerini %97 oranında artırıyor.

 

corporate-blogging

 

Doğru kitleye ulaştırmak ve web sitenizin ziyaretçi sayısını artırmak istiyorsanız blog yazarken bazı noktaları gözden kaçırmamanız gerekiyor:

  • Hedef Kitlenizi Doğru Analiz Edin
  • Pratik Bilgiler ve Tüyolar İçeren Listeler Oluşturun
  • Yol Gösterici, “How To” İçerikler Yaratın
  • Okuyucu Sorularını ve Yorumlarını Yanıtlayın
  • Gelecek Değerlendirmeleri Yapın

 

Kaynak: http://sosyalmedya.co/girisimci-blog/